-English abstract at the end-
Uzun yıllardır nice tartışmalara neden olan AKM (Atatürk Kültür Merkezi) nihayet açıldı. İstanbul’da olmadığım için henüz göremedim, ancak koca kente gidişimde ilk gitmek istediğim yerlerden biri olacak. Gidip görmüş olanlar genellikle olumlu şeyler söylüyorlar.
Şimdi aldı milleti bir merak: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKM’yi niçin açtı? Niçin adını değiştirip, Atatürk’ü çıkarıp, örneğin İstanbul Opera Sarayı adı altında açmadı? Orayı bir daha asla yaptırmaz deniyordu, şimdi yenilgiyi (Gezi) kabul etmiş mi oluyor? Yoksa onu, “yapılamaz” denen Taksim Camii’nin karşısına bir denge öğesi olarak mı çıkartıyor? O da değilse, asıl amacı anketlerdeki düşüşü görüp Cumhuriyetçi aydın kesimin muhalefetini yumuşatmak olamaz mı?
Bu arada Erdoğan’ın aslında AKM’yi değil başka bir binayı açtığını, çünkü hukuken yıkılamaz denen bir yapıyı yıktırdığın, üstelik kırmızı top gibi eklemelerle binanın mimari karakterine son verdiğini, bunun bir yenilgi değil, zafer simgesi olduğunu (“Ben yaparım!”) söyleyenler de var.
Bir de Abdülhamit savı var. Erdoğan’ın Sultan İkinci Abdülhamit’e sevgisi biliniyor. Kızıl Sultan olarak da anılan ve sansürcülüğü dillere destan olan müstebit Padişah’ın klasik müzik ve opera düşkünlüğü de sır değil. Yıldız Sarayı’nda onun için sık sık operalar sahneye konarmış. Yani, özel bir opera merakı olduğunu sanmadığım Erdoğan’ın da kalbinde bu bina için yumuşak bir yer bulunmuş olabilir.
GEÇ KALDI
Acaba hangisi?
Açıklama ve spekülasyonların sonu gelmiyor! Zaten İstanbul’un kendisi bir efsane kent. Meraklıları bunları incelemeye Stefanos Yerasimos’un Kostantiniye ve Ayasofya Efsaneleri ile başlayabilirler.
AKM’nin Atatürk Kültür Merkezi olarak açılışının gizleri ve nedenlerini aydınlatacak bilgilere sahip değilim. Ne olursa olsun atılan adımın doğru yönde doğru adım düşünüyorum.
Erdoğan’ın siyasi kariyeri açısından epey geç olsa da.
Niçin mi geç?
Çünkü Türkiye’yi son 20 yıldır tek başına yöneten Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi yeterince anlamadığını düşünmüşümdür. “Hiç anlamadı” demem tam doğru olmaz. Bir kesimi iyi tanıyor ve anlıyor, ve ne yazık ki, onu Türkiye’nin tamamı sanıyordu. İşte bu sanrı onun Türkiye’yi bir bütün olarak anlamasına engel olan bir kör noktaya dönüşmüştü.
İdeolojik önyargılarından arınıp Türkiye’yi görmek istediği gibi değil bütün derinlikleri ve zenginlikleriyle olduğu gibi görmeye çalışsaydı, onun ne kadar uçsuz bucaksız, deneyimli, çok renkli, çok boyutlu, çok katmanlı bir yer olduğunu anlar, dışlayıcı değil kapsayıcı olurdu.
İşte o zaman Türkiye –bütün kartlarıyla uygarlık masasına oturan asıl Türkiye– gerçekten layık olduğu yeri bulur, bitmiş bir imparatorluğun küllerinden bir yeniden doğuş mucizesi yarattığı 20. Yüzyıldan sonra, çağdaş bir Avrasya sentezi oluşturmuş 21.Yüzyıl harikasına dönüşürdü.
Öyle olsaydı, zaten, Gezi yaşanmamış, AKM yıkılmamış olur, yeniden yapılmasına gerek kalmazdı.
English Abstract
There is a lot of talk as to why Erdoğan allowed the reconstruction and reopening of İstanbul opera hall under its old name, The Atatürk Cultural Center {AKM) . Given Erdoğan’s cultural affinities and his sensitivity to Atatürk’s name, many thought that AKM would never come back, and at best, would come bacak under another name. I have yet to see the new building, but those, foreign or domestic, fortunate enough to see it say it is an impressive structure. Whatever the reasons behind Erdoğan’s head, it is another proof that Turkey is culturally much richer and versatile than he ever could think. Had Turkey participated in the international arena with its real identity rather than the narrow Islamist one superimposed by Erdogan, the country would have found herself in a much more prestigious rank in the eyes of the peoples of the world.
Yine süper bir yorum haluk abiden….
Temel neden, hızlıca oluşan kan kaybının bir parça ateşini düşürmek ve seçimlere kadar “eseriyle” sempati kazanabilmek hesabıdır. Ancak, kemikleşmiş nefret düşüncelerini azaltmada ne kadar başarılı olur, bilinmez.