İçeriğe geç

İstihbarat örgütü ve medya ilişkileri

Bazı tartışmalar vardır, zaman zaman, üzerine benzin dökülmüş gibi harlar, bir süre yanar, sonra küllenirler. Bu kez ateşi Mehmet Eymür’ün MİT ajanlarıyla ilgili olarak televizyonda söyledikleri tutuşturdu.

Gene bir yere varılmayacak, geriye genizleri yakan bir koku kalacaktır.

İstihbarat örgütleri ile medya arasındaki ilişki pek çok ülkede tartışmalıdır. Korkarım böyle kalacaktır. Çünkü bu ilişki, uzlaşmaz bir çelişkiye dayanmaktadır. Her iki tarafı da tatmin edecek bir çözümü yoktur.

HANGİSİ DAHA ÖNEMLİ?

Gazeteci de istihbarat görevlisi de aşağı yukarı aynı şeyi yaparlar. Belirli konularda bilgi toplar, onları rapor haline getirirler. Aradaki benzerlik o noktada biter. İstihbarat görevlisinin raporu amirine teslim edilir ve gizlidir. Gazetecinin raporu ya da “haber”i ise açıktır, hedefi halktır, ne kadar geniş bir kitleye ulaşırsa o kadar işlevini yerine getirmiş sayılır.

İstihbarat görevlisi ile gazetecinin yaptıkları işi haklı göstermek için verdikleri gerekçeler de farklıdır.

İstihbaratçıya göre yaptığı iş ülkenin güvenliğiyle ilgilidir, beka sorunudur, bu uğurda başka her şey teferruattır.

Gazeteciye göre üstlendiği misyon halkın gerçekleri öğrenme hakkını yerine getirmektir. Bu her şeyden önde gelir. Halkın gerçekleri öğrenemediği bir yerde ne güven vardır ne de beka garantisi.

Uzlaşmaz çelişki dediğim işte bu ikisi arkasındadır!

HADİ GENE İYİYİZ!

İstihbarat örgütü ile medya organı arasında etik dışı bir ilişki olduğunun ortaya çıkması o medya organının saygınlığını zedeler, haberlerinin inanırlığını azaltır, genel olarak güven kaybına yol açar. Bu nedenle yıllar önce Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli MİT Başkanı’na bir yazı yazarak “bizden uzak durun” demişti.

Amerika’da da New York Times’ın CIA’dan benzer bir ricada bulunduğu bilinir: “İçimize girmeyin!”

Tarih bize bu örgütlerin sözlerinde pek durmadıklarını söylüyor.

Demokratik ülkelerde medya ile siyasal iktidarın birbirinden tamamen ayrıştığı, bir başka deyişle, medyanın bağımsız olduğu varsayılır. Eğer bir ülkede medyadaki tüm önemli kararlar iktidarın adamları tarafından alınmaktaysa, kurum içi atamalar zaten iktidar onaylı ise, İstihbarat görevlileri ne yapacaklardır?

İstihbarat örgütleri ile medya arasındaki ilişkinin tüm dünyada tartışmalı olduğunu ve öyle kalacağını söyledim. Bizde ise tam tersi olabilir. Son 10 yılda siyasal iktidar medyanın o kadar büyük bir bölümünü ele geçirdi ki, gizlice adam sızdıracak, MİT ajanı sokacak yer kalmadı diyebiliriz!

Biraz ironi yapmama izin verirseniz, hadi gene iyiyiz!

Paylaş:

3 Yorum

  1. Atilla Özsever Atilla Özsever

    Güzel ve ironik bir yorum. AKP öncesinde MİT ya da Emniyet’in adamlarının gazetelerde olduğu söylenirdi.
    Örneğin 1980’li yıllarda Hürriyet’te çalışırken böyle söylentiler vardı. 12 Mart 1971 sürecinde yargılanmış, ordudan tasfiye edilmiş ve 2.5 yıl hapis yatmış bir kişi olarak kimi yöneticilerimiz bana “Senin hakkında olumsuz MİT raporu var ama biz seni burada çalıştırıyoruz. Çok fazla radikal çıkışlar yapma” demişlerdi.

  2. Bülent püsküllü Bülent püsküllü

    Abi aklıma tarabyada iken dinledigimiz bir amerikali gazeteci geldi,herif gazeteci idi ama kuzey irak da dolaşıp duruyordu,hatta herife orda eşine ver diye sarı kırmızı yeşil elbise vermişler, telefonunu ben bağlamıştım, bizimkiler iyi takip etmişti….yani onlar gazeteci yollarsa,bizimkiler de yemiyordu….saygilar abi….

  3. Mine Özbek Mine Özbek

    Hocam, finalde umut aşılayan, o hınzır son, yazıdan adeta rol çalmış :)) Bütünüyle yine ufuk açıcı bir yazı olmuş. Kitabımı yazdığım döneme denk gelmesi ayrı güzellik. Emeğinize sağlık. 🌺

Bülent püsküllü için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir