Tuncay Mollaveisoğlu’nu kastediyorum. Hani geçen ay Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni olanı. Yukarıda Cumhuriyet’in artık nasıl çalıştığını anlatıyor.
Ve alkışı hak ediyor!
Cumhuriyet son yıllarda zatürreyi antibiyotik icat edildikten sonra kocakarı ilaçlarıyla iyileştirmeye çalışan bir hasta gibiydi.
Bu Tuncay’ı yakından tanırım ve severim. Bana can dostum Turan Yavuz’un yadigarıdır. Sanırım 1997’de, Kanal 6 batarken telefon edip Haber Koordinatörü olduğum Kanal D’ye göndermiş, bu çocukta iş var demişti.
Nitekim Tuncay kısa zamanda kendisini kanıtlamış, soruşturmacı habercilik alanına damgasını vurmuş, kitaplar yayınlamıştı. 2010’lu yılların başında beni Artı1 ve Sokak Tv serüvenlerine sürükleyen de odur. İkisinde de zevkle ve şevkle çalıştım, ama sonunda battık, aylık ve tazminatlar olarak çok paralar kaybettim.
Ödemeyen patronlarına değil ama, bizimle birlikte batan müdürümüz Tuncay’a helal olsun!
CUMHURİYET İÇİN UMUT
Tuncay’ın çok zor durumda olan, tirajı, kurumsal abonelikler dahil 20 bin dolaylarında dolaşan Cumhuriyet’i kurtaran adam olmasını çok isterim. Tuncay’ı sevdiğim için isterim, bir; iki kez çalıştığım Cumhuriyet gazetesini önemsediğim için isterim, iki. Bunun Cumhuriyet’in kırgınlıklarla örselenmiş yönetim yapısı içinde ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Ama şu yazdıkları umut veriyor. Teşhis doğru, tedavi nasıl gider bilemem…
Dijitale rağmen gazete çıkartmak mazide kalmıştır. Nokta! Dijital ile birlikte gazete çıkartmak mümkündür, başarılı örnekleri vardır. Dijitale öncelik vererek, gazete çıkartmak ise günün gereğidir. Kağıt- mürekkep gazete günde bir kez çıksa ve okuyucuya ertesi gün ulaşsa da, gazetecilik gün boyu devam eder. Bir haber fabrikası gibi çalışan gazete 24 saat dijital yollardan okura haber sunar. İsteyen ve gittikçe azalan eski tür gazete okurlarına da bir hatıra gazetesi çıkartır.
Tuncay’ın bu olguyu iyi anladığı yukarıdaki paragraflardan anlaşılıyor.
Cumhuriyet kurtulursa ancak bu yoldan kurtulabilir. Üstelik bu alanda avantajlıdır. Çünkü bir anıttır, derinden gelen güvenilir habercilik efsanesinin üzerinde durmaktadır.
Dünyanın her yanında kriz durumlarında okurların akın akın koştukları mecraların başında başında bu türden nam yapmış referans gazeteleri gelmektedir. Bomba mı patladı, deprem mi oldu, zam mı geldi? Okuyucu soluk soluğa güvenli limanlara sığınmaktadır. Acaba doğrusu ne? Acaba gerçekte ne oldu?
Yorumda zaten güçlü olan Cumhuriyet’in haberde daha iddialı hale gelip okuyucuya “Haberse elbette Cumhuriyet!’ ilkesine ikna etmesi, olgulardan taviz vermeyen, partilerden bağımsız ve ille muhalif olmaya çalışmayan bir haber organı olması gereklidir. Dostlarım İsmail Cem ve Uğur Mumcu’nun dediği gibi, Türkiye gibi ülkelerde olguların kendisi muhaliftir.
Yeter ki olgular doğru olsun!
Merhaba haluk baba;cumhuriyet gazetesini her yerde bulmak kağıdı alıp okumak zor.ama dijital sen ortamında okumaya çalışıyoruz ben fazla.okuyucusu değilim bana soğuk geliyor ara yüzü olsun konular olsun bir sözcü yada korkusuz gibi değil…..selamlar saygılar