İnsanlar, içinde yaşadıkları dönemi değerlendirmeyi pek beceremezler. Uzaktan ve dışardan bakabilen birilerinin, örneğin tarihçilerin, filozofların ya da sanatçıların onlara söylemesi gerekir.
Bu aslında kişisel yaşamımız için de doğrudur. Uzadığımızı, şişmanladığımızı ya da yaşlandığımızı uzaktan ve dışardan bakanlar bizden daha iyi görürler.
2023 yılının kolay bir yıl olmayacağını biliyorduk. Ancak yılbaşından bu yana geçen iki ay içinde yaşadıklarımıza dışardan ve uzaktan bakmaya çalışınca şunu görüyorum: Sıradan günlerde değiliz, epik zamanlarda yaşıyoruz.
“Epik”in anlamını sözlükler “destansı” olarak veriyorlar. Ben, aynı zamanda, hayatın büyük boyutlarda yaşandığı, en iyilerle en kötülerin karşı karşıya geldiği, insanın güçlü ve zayıf yanlarının tüm çıplaklığıyla ortaya döküldüğü zamanları epik olarak tanımlıyorum.
EN BÜYÜKLER
Bir düşünün: Son yüzyılın en büyük salgınının, bazılarınca “asrın vebası”nın, henüz tam olarak bitmediği günlerdeyiz. Ölü sayılarını bile yeni yeni öğreniyoruz. Virüs hala can almaya devam ediyor.
Halkı kıvrandıran büyük ekonomik kriz de devam etmekte. Pek çok kişi daha önce böyle bir kriz görmediklerini söylüyorlar. Sonu da görünmüyor.
Ansızın çok büyük bir deprem oluyor. Daha doğrusu çok büyük iki deprem. Yüzbinlerce bina yıkılıyor, insanlar ölüyor, yaralanıyor, kayboluyor. Çağın ölçütlerinin çok ötesinde, kutsal kitaplarda anlatılanlara uygun düşen epik bir felaket!
Ülkenin bir değişime ihtiyacı olduğu ortada. Halkın önemli bir kesimi sıkıntılarının biraz hafiflemesi ve geleceğe güveninin tazelenmesi için yakında yapılacak olan büyük seçimi heyecanla bekliyor. Umutlarını farklı partilerden oluşan bir “masa”ya bağlamışlar. Her şey yolunda gider gibi görünürken birden o da ne! Son dakikada mitolojik öyküleri anımsatan bir büyük ihanet masayı çökertiyor.
BIÇAĞIN İKİ YANI
Sahne böyle kurulunca devamı da böyle gelecek demektir: Bu hesapla, 2023 en büyük zıtlaşmaların yaşandığı, en büyük kötülüklerin yaşandığı, en büyük sıkıntıların çekildiği yıl olacaktır. Ama tarihin diyalektiği gereği, bunlar karşılıksız değildir. Eninde sonunda, en coşkulu sevinçler, en yürek ısıtan iyilikler, en büyük zaferler de gelebilir.
Epik bıçağın iki yanı da kesiyor.
Çinlilerin en ağır beddualarından birisi “Umarım ilginç zamanlarda yaşarsın” imiş! “İlginç”in yerine “epik” de diyebilirsiniz. Evet, epik zamanlarda yaşıyoruz.
Yeter ki unutmayalım: Epik zamanlar, aynı zamanda dualarımızın gerçek olduğu zamanlardır!
ABSTRACT
We have been living in epic times since the beginning of this year. The pandemic is not over, we are at the bottom of a terrible economic crisis, two gigantic earthquakes have devastated a large part of our country, and the hope for renewal is crushed by the betrayal of a fickle politician at the last minute. What can we do? Give up? No, we just have to keep in mind that the epic knife cuts both ways!
Günaydın haluk baba….ben 62 yaşındayım hepmi efsane yıllar yaşayacağız dediğim anda efsanenin boyutları ha bire değişiyor. Bu gidişle de efsane kötü sonla bitecek gibi görünüyor, yani ölümlü oluşumuzdan dolayı güzel bir gün görmeden tıpkı bizden öncekiler gibi ölüp gideceğiz….nereye nasıl gideceğimiz de meçhul. Yani mechulden geldik bilinmeyene gidiyoruz……başka bir ülkede mi doğsaydık acaba?????