İçeriğe geç

Haluk Şahin Yazılar

Kitapsız olmaz, ama kitap nasıl olur?

“Devriniz başlıyor ey hatıralar…” deyip, iki yıllık çalışmadan sonra anılarımızın ilk bölümünü alıp, yayınevinin yolunu tuttuk. Onun bir an önce okurların eline geçmesini istiyoruz. Yükselen maliyetler yüzünden yayınevlerinin kitap basmakta zorlandığını biliyoruz. Tezgahlarında sırada bekleyen kitaplar var. Ama, yenilerini basmaya cesaret ve güçleri yok. Nasıl olsun? Nobel’li Orhan Pamuk’un son…

3 Yorum

2084’e gittim geldim: Robot bürokrasilerinin kırtasiyeciliği devlet dairelerindekinden çok daha kötü olabilir. Mücadele şart!

2084’e gittim geldim! Şunu gördüm ki, “2084” George Orwell’in “1984”ünü solda sıfır bırakabilir. 1984’te makineler de vardı ama esas olarak insanlarla boğuşuyordunuz. 2084’ta ise bilgisayarlar ve robotlarla cebelleşmek zorundasınız! Acımasız, duygusuz, hiç ağlamamış, aptal robotlarla! Basit bir onarım için teknisyen yardımı isterken karşıma robotların değil gerçek insanların çıkması için yalvardım.…

1 Yorum

Dezenformasyon Yasası

Yasa tamam ama asıl tasa onu yapan ve uygulayacak kurumlar hakkında: Kabataş dezenformasyonu bugün yaşansa bu yasa uygulanır mıydı? “Bilgi sahibi bir halk” işleyen demokrasinin vazgeçilmezlerinden biridir. Madem ki demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesidir, o halde halk olup bitenler hakkında sürekli ve sağlıklı bilgi sahibi olmalıdır ki verdiği kararlar doğru…

2 Yorum

Türkler sirtaki oynarsa kıyamet mi kopar? Bizi ayırdığını sandığımız şeylerin aslında bizi birleştiren şeyler olduğunu ne zaman anlayacağız?

Geçen hafta adada sirtaki dansı etkinlikleri vardı. İstanbul’dan, Çanakkale’den, Bodrum’dan, Ayvalık’tan, İzmir’den ve Bozcaada’da sirtaki grupları buzukili müzik eşliğinde becerilerini sergilediler, beğenildiler, alkışlandılar… Ve eminim, bir yerlerde birileri burun kıvırdılar ve “Bu kadar Yunan hayranlığı da fazla artık,” türünden şeyler söylediler. Kimilerine göre “bizim” değildi bu dans; sirtaki oynamak Yunan…

3 Yorum

Çağdaş insana ne oldu? Elindeki telefonla her şeyi görebiliyor, her şeyi duyabiliyor, her şeyi okuyabiliyor ama…

Evet, dünyanın dört bir yanından gelen haberler elinde akıllı telefonlarla dolaşan çağdaş insanın, yani Homo Super Communicatus’un, anlama özürlü olduğunu gösteriyor. Şöyle bir orantıdan söz edebiliriz: Elindeki telefon akıllandıkça o akılsızlaşıyor. Şöyle de diyebiliriz: Kendisine ulaşan ya da “maruz kaldığı” veri ve enformasyon dalgaları büyüdükçe, sersemliği, ahmaklığı, şapşallığı, hödüklüğü, aptallığı,…

6 Yorum

Ateşi çalan Prometheus’a tanrılar çok ağır bir ceza vermişlerdi. Ya Kozmik Kutu’nun anahtarını çalanlar?

Prometheus mitolojinin en trajik kahramanlarından biridir. Ateşi çalıp insanlara vererek tanrılara meydan okumuştur. Ateş, bilginin, sanatın, uygarlığın ve teknolojinin çekirdeğidir. Tanrılar onun bu suçunu çok ağır bir şekilde cezalandırırlar. Onu bir dağın tepesinde kayaya bağlarlar, kartallar her gün gelip onun karaciğerini yerler… Karaciğer her gece yeniden büyür, acılar sürüp gider.…

3 Yorum

Her şey bu kadar kötü giderken neyi kutluyoruz? Bu yaz farklı olan neydi?

Yazın son günlerindeyiz ama kutlama devam ediyor. Evet, tuhaf bir kutlama havası egemendi bu yaz Ege sahillerine. Gürültülü müzik, bağıra çağıra söylenen şarkılar, her fırsatta göbek havası, yükselen kahkahalar… Bir neşe, bir coşku…. Özellikle gençler arasında. Oysa derin bir ekonomik kriz içindeydik. Paramız yerlerde sürünüyordu. İşsizlik tavan yapmıştı. AB’ye filan…

1 Yorum

Ne güneşler batıyor

Florida’da gördüğümüz gün batımı kutlaması adamıza çok yakıştı. Ancak bu haliyle değil. Son yıllarda adanın en popüler kültür turizmi etkinliğinin “gün batımı” haline geldiğini görünce sevinsem mi yoksa yerinsem mi bilemiyorum! Çünkü, ne mutlu ya da ne yazık bize ki, biraz da bizim marifetimiz sayılabilir. Şimdiki toz duman, kargaşa görünümüyle…

1 Yorum

“Ben zaten her şeyi biliyorum”

Okula başlayacak olan torunum akıllı telefonu ve tableti sayesinde gerçekten pek çok şey biliyor. Peki, ya bilmedikleri? Onları ona kim öğretecek? İşte zamanımızın en önemli sorularından biri. Altı yaşındaki küçük torunum önümüzdeki günlerde ilkokula başlayacak. Meraklı, cin gibi bir çocuk olmasına rağmen okula gitmek istemediğini söylüyor. Nedeni sorulduğunda: “Ben zaten…

3 Yorum