Bundan çeyrek yüzyıl önceye kadar Bozcaada’da takvimi ve hayatın akış ritmini, bağlar belirlerdi. Çapa, budama, kükürt atma, temizleme, seyreltme, kesme zamanları… Ağustos’tan itibaren, haftasına, hatta gününe göre farklı üzümler görürdünüz; pırpırların, katırların ya da traktörlerin üstünde fabrikaların ya da pazarların yolunu tutarlardı: kardinal, çavuş, kuntra, vasilaki. Şiraz, kaberne, merlot vb.…
Yorum BırakEtiket: bozcaada
Florida’da gördüğümüz gün batımı kutlaması adamıza çok yakıştı. Ancak bu haliyle değil. Son yıllarda adanın en popüler kültür turizmi etkinliğinin “gün batımı” haline geldiğini görünce sevinsem mi yoksa yerinsem mi bilemiyorum! Çünkü, ne mutlu ya da ne yazık bize ki, biraz da bizim marifetimiz sayılabilir. Şimdiki toz duman, kargaşa görünümüyle…
1 YorumBu haftasonu Bozcaada’da HOMEROS’U OKUYORUZ. Çünkü bu toprakların altında ve üstünde bulunan her kültürel değerin bize emanet edilmiş olduğuna inanıyoruz. Emanete hıyanet edenlerden değiliz. Dünya değişimlerle, savaşlara, göçlerle hırpalanırken biz sürekliliği kutluyoruz. Şiirin ve sanatın sürekliliğini… HOMEROS MARKASI Günün ticari jargonuyla söyleyeyim: Son yıllarda Homeros’un marka değeri çok yükseldi. Dünya…
3 YorumTek tük de olsa soranlar oluyor: “Kütüphane ne oldu?” “Olmadı!” diyorum ama ayrıntılara girmiyorum. Sordukları kütüphane, benim getirdiğim kitaplarla Bozcaada’da kurulacağı sanılan kütüphane. Hikayesini kısaca özetleyeyim: Zamanımızın çoğunu adada geçirmeye ve İstanbul’daki evimizi kapatmaya karar verdiğimizde karşımıza çıkan en büyük sorun kitaplardı. Üç beş yüz değil, binlerce kitap. Atsan atılmaz,…
4 Yorumİstanbul’u dünya kentleri arasında en özel yapan niteliklerden birisi bu “bi misli baha” kentin yazlığıyla kışlığıyla tek kent olmasıydı. 1950 ve hatta 60’larda kışın oturulan Şişli’deki apartmandan mayıs gelince Erenköy’deki köşke taşınanları hatırlarım. Ta Bostancı’ya kadar Kadıköy tarafı “yazlık”lar, plajlar ve açık sinemalarla doluydu. Adalara yazlığa gidenlere de rastlanırdı. Henüz…
Yorum Bırak