Yirminci yüzyılın ikinci yarısında insanlık ikiye ayrılmıştı: Hikayelerini başkalarına anlatmasına izin verilenler ve izin verilmeyenler. Türkiye, ikinci öbekteydi. Aslında insanlığın büyük çoğunluğu ikinci öbekteydi. Onların hikayelerini kendi aralarında anlatmalarına engel yoktu. Ama iş, sürekli olarak hikayelerini izlediği halklara, örneğin Amerikalılara, İngilizlere, Fransızlara anlatmaya gelince, kapılar yüzlerine kapanıyordu: Efendim, onlar kendi…
1 YorumEtiket: netflix
Geçen akşam AFS Kitap Kulübü’ndeki arkadaşlarla zoom üzerinden bir sohbet yaptık. Konu “Ada” adlı romanımdı. Söz dönüp dolaşıp Dijital Çağ’da roman türünün geleceğinin olup olmadığına geldi. “Romanın dizilere senaryo sağlamaktan başka bir işlevi kaldı mı?” sorusu sık sık sorulmakta… “Ada” benim ikinci romanım. Birincisi, “Babıali’de Cinayet”, Türkiye’de gazeteciliğin çürüyüşünü anlatıyordu.…
2 YorumOyunun kuralları değişti: Fransızların bile Fransız kalamayacağı Türk dizisi yapmak mümkün!
2 YorumYoksa 1980 yılında İngiltere’de çıkan ve “boş” zamanlarınn neoliberal sistem tarafından nasıl işgal edilip sömürgeleştirildiğini anlatan makalem bilgi zincirinde önemli bir halka mıydı?
6 Yorum