“Kıvançlı”yı Aristoteles’in “eudaimonia” kavramının karşılığı olarak kullanıyorum. Türkçe’ye “mutluluk” olarak çeviriliyor ama daha fazlası. İnsanın hedeflerine ulaşmasında, potansiyelini gerçekleştirmesinden, gürleşme yolunda doğru kararlar almasından doğan gurur-sevinç-huzur duygusu. Bir anlık, bir günlük, bir yıllık haz değil, bir ömürlük övünç.
Erdinç Bakla’nın “Anadolu Medeniyetleri” konulu muhteşem sergisinde kıvanç kavramını seramik eserler ve heykeller şeklinde somutlaşmış olarak görüyoruz: Hititler, daha öncesi, Troya… Onları anlamak ve anlatmak için geçirilmiş bir ömür — ve işte hepsi karşımızdalar! Ortalarında durup alkışlayasınız geliyor! Sanki canlanıp selama duracaklar.
Dostum Erdinç Bakla “Başlangıçta sorgulayanlar oldu ama demek ki doğru bir karar almışım’ diyor ve gülümsüyor. İşte Aristoteles’in eudaimonia dediği tam da bu. Ne mutlu diyeceğim ama yetmez! Ne kıvançlı!
———
Bizim fotoğraf beş yıl öncesinden. Sergi İstanbul’da Zincirlikuyu’da Denizbank salonunda.
Sevgiler saygılar haluk baba ..anadoluyu troyayı senin sayende daha yakindan tanıdık…