İçeriğe geç

Akıllı telefon hem tesbih hem gözcüdür

-Abstract below-

Dijital teknoloji nedeniyle insanlığın büyük bir dönüşüm yaşamakta olduğunu yıllardır yazıyor, söylüyorum. İyi Yaşam ve Mutluluk Üzerine adlı son kitabımdaki denemelerde de bu değişimin bizi Şaşkınlık Çağı’nda sürüklediğini belirtmiş, bu afallamanın pandemi dolayısıyla daha da ağırlaştığını örneklerle dile getirmiştim.

Derslerimde ve konferanslarımda da şöyle diyordum:

“Büyük iletişim düşünürü Marshall McLuhan her iletişim aracının bizim dünyaya uyumumuzu değiştirdiğini söylemişti. Çünkü her biri farklı bir duyu organımızın uzantısıydı. Yazı nasıl gözün, radyo ise işitmenin uzantısıysa öyle! Şimdi elimizde tüm ötekilerin yaptıkları tek başına yapan ve üstelik alıcı olduğu kadar verici olan yeni bir minik kutu, yani akıllı telefon var. O neyin uzantısı?”

Soruyordum öğrencilerime:

“Ötekiler bizi yeniden yoğurup o kadar değiştirdiğine göre, akıllı telefon kim bilir neler yapıyor! Şaşkınız. İyi ve kötü anlamda başımıza gelenlerin henüz farkında değiliz!”

Meğer farkında olan biri varmış ve ben onun farkında değilmişim. Byung Chul Han’dan söz ediyorum.

Daha da mahçup olmamı gerektiren bir olgu: Meğer G. Kore doğumlu, 63 yaşında, Berlin’de yaşayan ve Almanca yazan düşünürün 11 kitabı Türkçeye çevrilmiş. Dijital teknolojinin ve akıllı telefonların etkilerini anlatan Psikopolitika kitabı dahil!

Meğer biz zevzek Zizek’le oyalanırken Byung Chul Han hazretleri yaşadığımız çağı şimşek gibi çakan şu gibi aforizmalarla aydınlatmaktaymış;

“Akıllı telefon bir.dominasyon aracıdır, hem tesbih hem de gözcüdür!”

***

Han’a göre, dijital teknolojinin egemeni Neoliberal Kapitalizm bizi akıllı telefonlarımızla yoğurur, biçimlendirir, ödüllendirir, kontrol eder. O telefon sayesinde birileri, günahlarımız ve sevaplarımızla, hakkımızda her şeyi bilir. Biz, bu enformasyon çağının müminleri, bu durumdan hoşnutuzdur. Onu kaybetmek en büyük korkularımızdan biridir.

Bu arada ne olmamız, nasıl yaşamamız gerektiğini onun sağladığı mecralardan öğreniriz. Oluşan kimliğimizi, aklımızdan geçenleri de katarak, gönüllü olarak ilan ederiz. Gerçekten, görünüşe bakılırsa, alan memnun veren memnundur. Ama bu arada hayat gerçekliğini kaybetmekte, asıl sorunlar ve konular bir yana itilmekte, narsizm ve teşhircilik dalgalarına kapılmış olan birey gittikçe yalnızlaşmaktadır.

Avrupa’da özellikle gençler arasında çok ilgi çeken Han. İspanyol El Paris gazetesiyle yaptığı söyleşide akıllı telefonların kurduğu dominasyonu şöyle anlatmış:

“Günümüzde dijital telefon ya işyeridir, ya da dijital günah çıkartma odası. Her dominasyon aleti ve tekniği, boyun eğdirmeyi sağlayacak totemler bulur. Tahakküm böylece güçlendirilir. Akıllı telefon dijital dominasonun kült objesidir.. Boyun eğdirme aleti olarak, tesbih ve taneleri gibi işlev görür. Bu yüzden onu hiç elimizden bırakmayız. “‘Beğen” dijital bir “amin” dir. Sürekli günah çıkartma odasına gideriz. Kendi isteğimizle soyunuruz. Ama tövbe etmek ve bağışlanmak değildir isteğimiz, daha fazla dikkat çekmektir.”

***

McLuhan Gütenberg’in baskı teknolojisini etkilerinin sandığımızdan çok daha derinlere gittiğini örneklerle göstermişti. Chul Han dijital teknoloji konusunda, bence haklı olarak, çok daha ötelere gidiyor. Birbirinden farklı olmaya çalıştıkça birbirine benzeyen “mutlu’ insanlardan oluşan bir dijital totalitarizmin başlangıç evrelerinde olduğumuzu görüyoruz.

Bu hesapla, akıllı telefon tüm diğer duyu organlarımızın yanı sıra beynimizin, gönlümüzün ve vicdanımızın uzantısı oluyor.

Geriye ne kalıyor?

ABSTRACT

I have ben writing about the impact of digital technology for many years. As an avid reader of Marshall McLuhan, I frequently discussed the effects of smartphones with my students and said “If the prevıous media of communication changed us as much as McLuhan claimed, imagine the impact of smartphones which is all of the above and more. I could get only partial answers. To my embarrassment, I was unaware of philosopher Byung Chul Han’s work. He has argued convincingly that they are an instrument of domination of the Neocapitalist order. Like rosaries, people use them willingly and happily, Each “like” is tantamount to an”amen”.
At what cost, we are just beginning to discover.

Paylaş:

2 Yorum

  1. Bülent püsküllü Bülent püsküllü

    Baba yine tam teşhisi koymuşsun. Türk telekomda çalışırken.,arızalan telefonum yapılmadı diye belinde silahla santral basanmi istersin,arızaya gittigimiz evlerde neden geç kaldınız diye elemanlarımıza saldiranmi istersin,neler gördük neler neler.demek ki sadece bizim vatandaşa has değilmiş bu davranışlar,artık at yerine arabaya binen,tesbih yerine elimizde telefon taşıyan bir toplumuz,bu arada aşk ve sex pratiğinide telefonlarla idare ettigimizi de unutmayalım…saygılar…sevgiler….

  2. Belgin Akaltan Belgin Akaltan

    Hocam, (Hocam diyorum, aslında müdürüm demem lazım.) Her yazınızdan bir şeyler ögrenmeye bayılıyorum. Çok yaşayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir