Yaz, sahildeki Ege kasabalarının üzerine sıcak bir Afrika bulutu gibi çullandı. Çekirge sürüleri gibi turist, tamtakır kasalar ve müzminleşmiş sorunlar…
Bu kasabaların çoğunda yerel yönetimde CHP’li yeni yöneticiler var. Seçilme sevincinin unutulmakta olduğu şu günlerde kara kara düşünmekteler: “Çok vaatlerde bulunduk. Şimdi ne yapsak, nasıl yapsak?”
Ayrıntılara girmeden onlara iki tavsiyem var:
1. Küçük başarıları küçümsemeyin. Onlar büyük değişimin başlangıç adımları olabilirler.
2) Kendinizi küçümsemeyin. Kararlı ve becerikli bir yerel yönetici yönettiği yerin yazgısını değiştirebilir.
ITIRLI BAHÇE KURTULMUŞ!
Önce aslında derin anlamları olabilecek bir küçük zaferden söz edeyim.
Bozcaada’ya gittiğimde bir de ne göreyim? Çöplüğe dönüşmüş olan Itırlı Bahçe temizlenmiş, hazırlanmış, pek yakında açılıyormuş!
Yeni Başkan Yahya Göztepe şeytanın bacağını kırmış, Meclis üyesi Hülya Talay’la birlikte adanın utancına son vermenin yolunu bulmuşlar. Çünkü bulmak istemişler.
Bizi de ilgilendiren acıklı bir hikayedir: Kaymakanlığa ait olan Bozcaada Sanat Galerisi ve Itırlı Bahçe uzun yıllar adanın sanat hayatının merkeziydi. Sergileri, toplantıları ve konserleriyle belki Ege kıyılarının en beğenilen sanat odaklarından biriydi. Eşim Belgin yönetiyor, ben de fikir işçisi bütçemle karınca kararınca destek oluyor, toplantılar düzenliyordum.
Sonra işin içine şeytaniler karıştı. Madem iktidar bizde, burayı da niçin biz yönetmiyoruz diyen rantgöz tipler, hiçbir başarıyı çekemeyen hasetkar sözüm ona muhalifler, duyarsız yerel yönetim ve sonunda FETÖ’cülükten yargılanan bir kaymakam koalisyonu sonunda emeline nail oldu. Bizi çizip attılar.
KÖTÜLÜK KOALİSYONU
Ben bunlara kötülük koalisyonu diyorum. Bunların baş emelleri kendilerine ait olmayan başarılara karşı çıkmaktır. Baltalamak için her şeyi yaparlar.
Ama kendileri bir şey başaramazlar.
Nitekim öyle oldu. Galeriyi batırdılar, kapısına kilit astılar, Itırlı Bahçe’yi mezbeleye çevirdiler…
Itırlı Bahçe’nin bahçıvanlığını yaptığımda, yaprakları güzel kokan otlar seçmiştim. Hepsi kuruyup gitti. Ortaya öylesine bir perişanlık çıktı ki, kapılarının önünden geçerken ağlayacak gibi olurdum.
Neyse ki devran değişti. Yeni belediye yönetimi galeriyi kaymakamlıktan devir almış. Yakında orada kültürel etkinliklere başlayacakmış. Çok sevindim. Biz de bu yılın Homeros Okuması’nın bir etkinliğini 4 Ağustos’ta orada yapmaya karar verdik.
Bana göre bu küçük başarı bir başlangıçtır ve artık işlerin eskisi gibi olmayacağının işaretidir. Eğer öyleyse çok değerlidir.
GÜCÜNÜZÜ KÜÇÜMSEMEYİN
Yeni ya da yeniden seçilmiş yerel yöneticilere gelince, onlara gücünüzün bilincinde olun derim. Biz hep, tek kişinin önemli olduğu, baştan kitleler olmadan bir şey yapılamayacağı masallarıyla büyüdük.
Yaşım ilerledikçe ve deneyim kazandıkça anladım ki, yerel yönetimlerde tek kişi çok önemlidir, o kadar ki, bir kişi bir kentin kaderini ve kıvamını değiştirebilir.
Örneğin Yılmaz Büyükerşen!
Başka bir şey söylemeyi gerekli görmüyorum!
Çok güzel bir yazı, Haluk Bey. Bu yazıyı CHP belediye başkanlarına göndermenin bir yolunu bulmalı.