İçeriğe geç

Sizi bir yerlerden tanıyorlar. Hem de çok iyi tanıyorlar!

-English abstract below-

Doğu’da, Batı’da, her yerde filozofların ilk çağrısı şudur: “Kendini tanı!”

Çünkü kendini tanıdıkça tüm insanlığı tanırsın.

Sokrates’in “İrdelenmemiş bir yaşam yaşamaya değmez!” demesi bundandır.

Başta aileniz, çevrenizdeki insanlar da sizi tanımaya çalışırlar. Kitapçılar, gazeteler, internet kendinizi ve diğer insanları nasıl tanıyacağınıza ilişkin önerilerle doludur.

Sizi en iyi kim tanıyor fikrinizce?

Anneniz, babanız, eşiniz, sevgiliniz, arkadaşınız? Kim bilir belki gizli servislerden birileri de sizi izlemektedir. Onlar?

Hakkınızda en fazla bilgi kimde var?

BÜYÜK VERİ DEPOLARI

Bunların hiçbirinde değil; Facebook, Google, Instagram, Twitter, TikTok gibi sosyal medya şirketleri sizi bunların hepsinden daha iyi tanıyorlar. Günün 24 saati hakkınızda bilgi topluyor ve bu bilgileri büyük paralar karşılığında reklamcılara ve başka ilgilenenlere satıyorlar! Eğer sosyal medya ile bağlantılı iseniz, bu şirketler sizi sizden bile daha iyi tanıyorlar. Ne renk iç çamaşırı giydiğinizi, neler yiyip içtiğinizi, hastalıklarınızı vb vb. hakkınızda her şeyi biliyorlar. .

Sizin unuttuklarınızı onlar unutmuyorlar. Hakkınızdaki tüm veriler, dev bir pota içinde toplanıp, harcama güçlerine göre öbekleniyor, parayı bastırana satılıyor.

Gizleriniz satılıyor, siz satılıyorsunuz!

Ve size, temaşa zevki kalıyor. Öyle ya, bu mecralar bedava!

Neo-liberal kapitalist sistemde “eğer bir eğlence ya da hizmet bedava ise satılan sizsiniz” denmesi işte bundandır.

Hepiniz yaşamışsınızdır: Google’da ya da başka bir araştırma motorunda bir şey arıyorsunuz. Örneğin basur memesi hakkında bilgi istiyorsunuz.

Beş dakika sonra o konuda reklamlar sökün ediyor.

Belki, hoşunuza gidiyor.

Ama aslında çok ürkütücü bir durum.

Demek ki gözleniyorsunuz ve sizi tanıyorlar ve annenize bile söylemediğiniz en mahrem şikayetinizi biliyorlar.

1984’ün Big Brother’ı solda sıfır kalır. Kolunuzda filanca marka saatle uyursanız, sizi uykuda da gözlüyor, kaç kez uyandığınızı, tuvalete gittiğinizi ve esnediğinizi bile biliyorlar.

CESUR YENİ DÜNYA?

Böylesine sürekli ve kapsamlı gözaltı tarihte ilk kez oluyor. Ve özgürlüklerimiz konusunda çok hassas olduğunu düşünen bizler bunu zamanımızın “normal”i olarak sanıp ses çıkartmıyoruz.
Oysa biraz düşününce hakkımızdaki bu bilgilerin, iliklerine kadar totaliter bir toplumun tuğlaları olabileceğini seziyorsunuz.

Davranışlarına, içtikleri ilaçlara, giydikleri çamaşırlara göre, “iyi” yurttaşlar, “şüpheli” yurttaşlar, “kötü” yurttaşlar! Alfalar, betalar, gammalar!

“Huxley’in “Cesur Yeni Dünya”sına hoş geldiniz!

Belli ki sosyal medya şirketlerinin bilgisayarları birbirleriyle haberleşiyor, aldıkları bilgileri belirli formüllerle kullanıyorlar.

Biz de “cookie” ya da “çerez” dedikleri ağız sulandırıcılara evet deyip onlara izin veriyoruz.

Yapılan yardım hoşumuza da gidebiliyor.

Peki, arkasındaki o büyük soruyu kaç kişi soruyor?

Ya hakkımızdaki veriler birileri tarafından bizi kontrol etmek için kullanılırsa? Böyle olmayacağının güvencesi var mı?

EN ÖNEMLİ SORU

Sakın dijital distopyanın kaldırımları hakkımızdaki verilerle kaplı olmasın?

Günümüzde sosyal medya hakkındaki büyük soru işte budur; sosyal medyanın bir özgürlük ortamına dönüşmesinin yolu da bu soruya verilecek yanıttan geçer.

Kimin Twitter’da hangi kodamana hangi siyasi eleştiriyi yaptığı, iğneli atasözünü kullandığı ya da zor soruyu sorduğu gibi şeylerle uğraşmak eski moda istibdadın kalıntılarıdır.

Günümüzün sorusu çok daha büyük.

21. Yüzyıl’da insanlığın önündeki en büyük hedeflerden birisi insanın kendi verilerine sahip çıkması, onların ticari ya da siyasal amaçlarla istismar edilmesine engel olmasıdır.

ABSTRACT

“Know thyself” is the ancient philosophical advice. The media is full of material teaching you to know others. Who knows you the best? No, not your mother or lover, but the social media platforms you have been using. You know from personel experience how you are inundated with advertising after googling some problem. They know more about you then you know yourself and sell that information to others. Should they have the right? Do you trust them? Don’t you think you should have more control over such information? Are the roads to digital slavery covered with our personal data?

Photo source: https://libguides.library.cofc.edu/digitalmedia_democracy_dystopia

Paylaş:

2 Yorum

  1. Bülent Püsküllü Bülent Püsküllü

    Gece cep telefonunuzun internetini kapatın ….başka odaya koyun telefonu…🙄🤗

  2. Hakan Bakir Hakan Bakir

    Kaleminize saglik ogretmenim.

Bülent Püsküllü için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir